vampirler
4 posters
BAKTABUL :: KARIŞIK :: İlginç Şeyler
1 sayfadaki 1 sayfası
vampirler
Rosemary Ellen Guiley, 'dünyanın belki de tek vampir araştırmacısı; neredeyse dünyanın yarısını dolaşarak, yaklaşık bin sayfalık bir dosya oluşturdu. Çeşitli ülkelerdeki yüzden fazla vampir derneği ile görüştü, sayısız insanla görüştü. Elde ettiği sonuçlar öylesine ilginçti ki, öğrenim kurumları tarafından kullanılmak üzere ciddi ödemeler yapılarak
satın alındı.
Neyse, sözü fazla uzatmadan araştırmasının önsözünü okuyalım;
“Vampir gerçeğine hoş geldiniz, öyle bir gerçek ki orada vampirler var ve yaşıyorlar; bu bir düşünce alanı ve alternatif bir realite; öyle bir realite ki günlük yaşamın içine tamamen nüfuz etmiş durumda; zamanınızı rutin işlerle uğraşarak geçiriyorsunuz yani yemek, içmek ve rahatlamak gibi ve komşu dairenizde, yândaki apartmanda ya da evde veya yakın bir kasabada veya kentte çok farklı bir yaşam sürdüren biri olabilir; bu yaşam gizli bir yaşamdır çünkü bir ‘Vampir Realitesi’dir. Kimler bu realitenin içindeler? Öncelikle onlar vampir olarak yaşıyorlar; tamamen gerçekler; sizin gibi etten ve kemikten oluşmuşlar ama ölümsüzler, bazıları ölümden geri dönmüş; ruhları vampir; bazıları fantastik, bazıları ise vampiri; aralarında gruplaşıyorlar; kurbanları var; vampir avcıları ve araştırmacıları var. Vampir realitesi bir kaleydoskop gibidir; çok yüzlüdür, temelde sabit kalmak şartıyla rengini, şeklini sürekli değiştirir. Bakan kişi devamlı değişen desenler görür; bu belki sıradan bir yaşam için de geçerli olabilir, biz her ne kadar kolektif ve tanımlanmış bir evrende yaşıyorsak da, her birimiz kalbimizin derinliklerinde bir tutam gerçek ve inanç taşırız, bu bizim kişisel evrenimizdir, görünümlerin bireylere göre çeşitlenen perspektifleridir. Her birey sonuçta gördüğü gerçeğe göre yaşar. Vampir Realitesine girerken öncelikle onların eşsiz perspektifini görürüz; işte bu, onların öz gerçeğidir. Vampir Realitesi bir başkasının Vampir Realitesinden farklıdır; burada doğru veya yanlış yoktur sadece farklılık vardır. Bazıları tüm zamanlarını Vampir Realitesi'ni yaşayarak geçirirler, bazıları rüyalarında, fantezilerinde, o alanda gezinirler ve bilinmeyenle beklenmedik bir anda buluşurlar. Vampir Realitesi'ni ziyaret etmek olasıdır. Şimdi oraya gidiyoruz ve onların yaşamlarından kesitler göreceğiz. Vampirler, vampir kurbanları, avcılar, araştırmacılar ve hayalciler işte oradalar...”
Vampirler standart değildir!
Webster Sözlüğü'nü açtığınızda Vampir sözcüğünün karşısında şu yazar; “Ölü bir insanın canlanmasına veya geceleri mezardan çıkmasına inanmak; vampirler uyuyan insanların kanlarını emerler.”
Guiley, sondaki uyuyan insanların kanlarının emilmesi bölümünün saçma olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Aslında tümü saçma, herkes vampir tanımını aynen yapamaz, genelde filmlerden ve kitaplardan etkilenilir. Ortada hep ölümsüz, fiziksel ve seksüel yönden çok güçlü, yapmacık, geceleri yaşayan ve doğaüstü güçlere sahip bir yaratığın olduğu sanılır. Bu saçma inançlara göre bir vampir, kötülük doludur çünkü yaşayan insanların kanlarını emerek yaşamını sürdürür, oysa bu doğaüstülük ve ölümsüzlük için işe yaramaz. Sonuç olarak bütün bunlar vampire folklorundan kaynaklanırlar ve gerçekten uzaktırlar.”
Gerçekten de vampir inancı Slav folklorundan doğmuştur; mezardan çıkan ölüler, kötü ruhlar, şeytani yaratıklar, kan içen doğaüstü güce sahip insanlar, kurt adamlar veya cadılar veya hayvani şekillere dönüşmeler; daha ne ararsanız arayın; tümünü Slav folklorunda bulabilirsiniz. Ama Guiley, böyle standart özelliklere sahip iddia edilen biçimde bir vampirin olmadığını söylüyor. Aksine vampirler doğal ortama kendilerini uydurmaya muktedirdirler ve gelişimleri sürekli aldatıcı görünüşler halindedir; amaç kolektif insan bilincini yanıltmaktır. Bu tanım, aslında Vampir Realitesi'nin arzuladığı tanımlamanın doğrultusundadır ve bilinçlidir.
Vampirimsi vampirler!
Guiley, yıllarca süren araştırması sırasında, ne Bram Stoker'ın Dracula'sına, ne de Anne Rice'in Lestat'ına veya Armand'ına rastlamadığını belirtiyor. Bunlar gerçekten birer kurgu/fantezi, bu tür tiplemeler aslında arzulanan istenen vampir tiplemeleri yani toplumun bilinçaltı atamaları; güncel sinemada bu daha belirgindir; artık vampirler Klaus Kinski, Christopher Lee veya Bela Lugosi gibi çirkin değil, Gary Oldman, Antonio Banderas veya Tom Cruise gibi yakışıklı ve seksidirler, seyirci onların kazanmasını açık açık ister ve taraflarını tutar. Guiley'in ideal vampirin elbette doğaüstü olacağını ama bunun alternatif realite gereği anlamına geldiğini söylüyor; asıl gizem eğer dikkat edilirse buradadır ve vampirin doğaüstülüğü buradadır yani alternatif olmasında... Gerçek vampirler her şeyden evvel, genelde kan fetişisti değiller. Bireysel olarak bazıları insan veya hayvan kanını şiddetle arzu ediyorlar. Bu arzu kan tadını sevmek veya biraz seksüel ya da majikal bir ritüel sonucunda oluşabilir, bazıları sağlık, uzun ömür ve majikal güç sağlamak gibi nedenleri ortaya koyuyorlar. Birçok kan içici, basit ve saf insanlar, vampir inançlarıyla ya da doğaüstü güçlerle hiç ilgilenmiyorlar. En iyisi, onları "vampir gibi" diye tanımlamak çünkü gerçekten geleneksel veya kurgusal vampir gibiler; kan tüketiyorlar. Bazı kan içme olaylarının içeriğinde kurbanların kanını içme faktörü kıskançlıktan veya kinden kaynaklanıyor. Bunlar gerçek vampir değiller, sadece vahşi bir biçimde öldürüyorlar. Anemi hastalığına tutulmuş olanları hariç tutabiliriz; kan hastalıklarının kan içme tutkusuna neden olduğu görülmüştür ama biz bu olayları vampirlik saymıyoruz.
Guiley'in kadın ve erkek vampirleri vampir olduklarını açıkça söylüyorlar ve uzun zamandır bütünüyle insan olmadıkları inancındalar. Çoğu, bir başka vampir nedeniyle vampir olduklarını anlatıyor; vampirleşmenin temel nedeni yapılan ayinlerdeki kan değişiminden kaynaklanıyor; yani kan kardeşi olmak gibi... Hiçbirisi yüzlerce yaşında olduğunu iddia etmiyor ama çoğu yaşlanmanın yavaşladığını belirtiyorlar ve bunun nedeni kan içmek değil; neden olarak Kolektif Oluşum Alanı'nı yani bilinci koşullandırmayı gösteriyorlar. Yine hiçbirisi, havada yarasaya dönüşerek uçtuğunu iddia etmiyor; sahip oldukları tek doğaüstü gücün, Vampirizm inancının oluşturduğu yoğun duyarlılık ve. bazen de önceden algılama olduğunu söylüyorlar. Bazı açıklamalarda, vampir fobileri yok değil, örneğin sarımsaktan korkanlar, suyun içinden geçemeyenler hatta aynadan ödü patlayanlar bile var ama bunların nedeni klasik vampir folklorundan psikolojik olarak etkilenmekten geliyor. Guiley bir örnek veriyor:
“Tanıdığım vampirler kesin ve dürüst inançlılar; bilinç düzeyinde veya altında vampir olduklarından eminler. Onlar geceye aitler, gizemi seviyorlar; gün ışığına karşı duyarlılar ve en önemlisi bireysel yaşamı seviyorlar, buna karşın sıradan insanlarla yaşamı paylaşmaktan hoşlanmıyorlar. Ancak, kendilerine benzeyenlerle zaman zaman kan içmek için bir arada oluyorlar, yaşamlarındaki değişimin kontrol dışı olduğu inancındalar. Vampire dönüşmenin onları insanlardan ve hatta kötülüklerden koruduğu düşüncesindeler. Vampir Realitesi'nde yaşayanların bazıları ruhsal çalışmalarla meşguller, bu gruba ‘Ruhsal Vampirler’ diyebiliriz, susuzluklarını kanla değil başkalarının yaşam enerjisini boşaltmakla veya emmekle gideriyorlar, Ruhsal Vampirler daha dışa dönükler çünkü çevrelerinde insanlara ihtiyaçları var, kurbanlarını bu yoldan bulabiliyorlar. Onları tanımak daha kolay, aşırı gece tipi olmaları ve musallat oldukları insanların birkaç saat içinde tüm enerjilerini yitirmeleri dikkat edilmesi gereken olaylar.”
Jung ve vampirlerin kaynağı...
Psikiyatrinin babası Carl Gustav Jung, Kolektif Bilinç Alanı kuramını geliştirirken tüm insanlığın ortak bir ruh alanında veya frekansında bir bütün olduğunu veya iletişimde olduğunu savunuyordu, bu alanda kolektif anılar ve bastırılmış materyal bulunuyordu. Kolektif Bilinçaltı zamanın başlangıcından beri, insanlık tarafından paylaşılmakta, bu depoda ilkel anılar ve örnek tavırlar yani Arşetipler bulunuyor, işte bu örnekler, bizleri çeşitli biçimlerde etkiliyorlar; imajinatif olarak rüyalarda, dini inançlarda, mitlerde, sanatta ve folklorda belirginleşiyorlar. Jung'a göre, Şeytan kötülüğün arşetipi olarak tanımlanıyor, Toprak Ana inancı, doğumun, ölümün ve yeniden doğumun arşetipi ve vampirler, onlar da kolektif bilinç altında varlar. Bu yaklaşım bilimseldir ama hiç kimse tüm bilinmeyenin bireysel veya kollektif bilinçaltından kaynaklandığını kesin iddia edemez. Zıt bir teze göre ise, kayda değer olaylar vardır çünkü dışsal ve alternatif olaylar oluşmaktadırlar.
Vampirizm de bu çerçevenin içinde yer alır. Gerçek ise, herhalde iki kuramın arasında bir yerdedir... ikisi de diyoruz çünkü kolektif bilinçaltı kuramı günümüzde reddedilemeyecek bir gelişme içindedir, filmler, kitaplar, reklamcılık ve pop/kültür kıtalararası boyutta büyük bir güç oluşturmaktadır. Guiley'in Vampir tiplemeleri içinde görülür ki, aynı ilgi alanı iki vampirin buluşmalarını sağlamaktadır ama bu ilgi buluşması bilinç düzeyinde nadir olur, buluşma daha çok bilinçaltında gerçekleşmektedir. Yıldırım aşkı gibi...
Buyrun! İşte gerçek bir vampir canlı yayında;
Guiley, güncel vampirleri tanımlarken, doğaüstü yanları bir yana hemen tümünün entelektüel, gösterişli, ukala ve çok şık olduklarını söylüyor; siyah rengi tercih ediyorlar ve bazıları gecelerini klasik müzik türünden konserlere giderek geçiriyorlar, sosyo/politik olarak bir ırka, bir inanca, bir partiye, bir millete ve hatta dünyaya bağımlı olmaktan hiç hoşlanmıyorlar, kendilerini bunların dışında görüyorlar. Bir şey daha var; ne olursa olsun ölümden sonra dirileceklerinden eminler. Guiley'in araştırmasını bir örnek alıntıyla bitirmek gerekiyor: Örnek vampir ABD'nin doğu kıyısında yaşıyor ve 30 yaşlarında, takma adı Kevin: “Benim öyküm 8 yaşımda başladı, daha sonraki dönemde lise arkadaşlarımın arasında doğaüstü konularla ilgilenenler vardı. Bir tanesi Mike'tı ve vampir olduğunu söylüyordu, yüzü daima makyajlı gibiydi. Lisa adlı bir kız arkadaşı vardı ve Usa benimle de seksüel ilişkiye girmişti ama Mike buna aldırmıyordu. Lisa onunla seviştiğinde çevrelerinde ışıkların oluştuğunu söylüyordu ama benimleyken böyle olmuyordu. Sonra Mike bana yaklaşmaya başladı, cinsel değildi ama onun gücüne hayret ediyordum; çok kuvvetliydi ve beni tek eliyle dakikalarca havada tutabiliyordu. Ama onunla her beraberlikten sonra, kendimi çok güçsüz hissediyordum ve bir sabah uyandığımda Mike'ı başucumda buldum. Garip bir şekilde gülümseyerek bana dün gece kanla beslenmeye gittiğini anlattı, kıskanmıştım, ben de bunu yapmak istedim. Birden gözleri değişti, parlak yeşile dönüşüyordu; bunu hiç unutamıyorum, 'gözlerin' diye bağırdım ve o gülmeye başladı, sonra beni ısırmasına izin verdim. O günden sonra beni yönlendirmeye başladı. Lisa'da aramızdaydı, üçümüz bir arada yaşamaya başladık, geceleri buluşuyor, bazen birbirimizin kanını emiyor, bazen de hastanelerden çaldığımız insan kanlarını ve küçük hayvanların kanlarını içiyorduk. Onlar yokken, kimseyi istemiyordum, gün ışığından nefret ediyordum, dairem daima loş ve sessizdi. Bir gün, evden çıktım ve yürümeye başladım, tam üç gün hiç durmadan yürüdüm. Bir daha da ne Mike'ı, ne de Lisa'yı gördüm. Şimdi burada yaşıyorum. Bazen kendimi yitiririm, kimse duygularımı anlayamaz, dış dünya beni hiç ilgilendirmiyor; bana kalan mirasla bu evi aldım, başka bir konuda parayla hiç işim yok. Sadece kanla beslenmek bana yetiyor. Nasıl mı? Bu bir sır. Yalnızlık bir sorun ama kan sayesinde bunu giderebiliyorum. Bu uzun yıllardır böyle sürüyor çünkü Mike'ı idealize ediyorum ama benim kişiliğim ondan daha zayıf, bazen onun gibi başkalarının dikkatini çekmek istiyorum ama tam o anda buna niye kalkıştığımı anlayamıyor ve vazgeçiyorum. Evet, aslında ben Mike'a benzemiyorum, eminim o bir vampirdi ama farklı deneyimleri vardı ve o daha başarılıydı. Şimdi amacım diğer vampirleri bulmak, bu uzun zaman alacak biliyorum ama vaktim çok. Korktuğum tek şey var; AİDS; bizim için en tehlikeli şey, bu nedenle kan sağlarken çok dikkatliyim. Tek bir dostum var, benim gibi ama ona bir şey açıklayamam, biraz konuşmaya çalıştım ama anlamıyor ve sanırım asla neler olduğunu bilemeyecek...”
satın alındı.
Neyse, sözü fazla uzatmadan araştırmasının önsözünü okuyalım;
“Vampir gerçeğine hoş geldiniz, öyle bir gerçek ki orada vampirler var ve yaşıyorlar; bu bir düşünce alanı ve alternatif bir realite; öyle bir realite ki günlük yaşamın içine tamamen nüfuz etmiş durumda; zamanınızı rutin işlerle uğraşarak geçiriyorsunuz yani yemek, içmek ve rahatlamak gibi ve komşu dairenizde, yândaki apartmanda ya da evde veya yakın bir kasabada veya kentte çok farklı bir yaşam sürdüren biri olabilir; bu yaşam gizli bir yaşamdır çünkü bir ‘Vampir Realitesi’dir. Kimler bu realitenin içindeler? Öncelikle onlar vampir olarak yaşıyorlar; tamamen gerçekler; sizin gibi etten ve kemikten oluşmuşlar ama ölümsüzler, bazıları ölümden geri dönmüş; ruhları vampir; bazıları fantastik, bazıları ise vampiri; aralarında gruplaşıyorlar; kurbanları var; vampir avcıları ve araştırmacıları var. Vampir realitesi bir kaleydoskop gibidir; çok yüzlüdür, temelde sabit kalmak şartıyla rengini, şeklini sürekli değiştirir. Bakan kişi devamlı değişen desenler görür; bu belki sıradan bir yaşam için de geçerli olabilir, biz her ne kadar kolektif ve tanımlanmış bir evrende yaşıyorsak da, her birimiz kalbimizin derinliklerinde bir tutam gerçek ve inanç taşırız, bu bizim kişisel evrenimizdir, görünümlerin bireylere göre çeşitlenen perspektifleridir. Her birey sonuçta gördüğü gerçeğe göre yaşar. Vampir Realitesine girerken öncelikle onların eşsiz perspektifini görürüz; işte bu, onların öz gerçeğidir. Vampir Realitesi bir başkasının Vampir Realitesinden farklıdır; burada doğru veya yanlış yoktur sadece farklılık vardır. Bazıları tüm zamanlarını Vampir Realitesi'ni yaşayarak geçirirler, bazıları rüyalarında, fantezilerinde, o alanda gezinirler ve bilinmeyenle beklenmedik bir anda buluşurlar. Vampir Realitesi'ni ziyaret etmek olasıdır. Şimdi oraya gidiyoruz ve onların yaşamlarından kesitler göreceğiz. Vampirler, vampir kurbanları, avcılar, araştırmacılar ve hayalciler işte oradalar...”
Vampirler standart değildir!
Webster Sözlüğü'nü açtığınızda Vampir sözcüğünün karşısında şu yazar; “Ölü bir insanın canlanmasına veya geceleri mezardan çıkmasına inanmak; vampirler uyuyan insanların kanlarını emerler.”
Guiley, sondaki uyuyan insanların kanlarının emilmesi bölümünün saçma olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Aslında tümü saçma, herkes vampir tanımını aynen yapamaz, genelde filmlerden ve kitaplardan etkilenilir. Ortada hep ölümsüz, fiziksel ve seksüel yönden çok güçlü, yapmacık, geceleri yaşayan ve doğaüstü güçlere sahip bir yaratığın olduğu sanılır. Bu saçma inançlara göre bir vampir, kötülük doludur çünkü yaşayan insanların kanlarını emerek yaşamını sürdürür, oysa bu doğaüstülük ve ölümsüzlük için işe yaramaz. Sonuç olarak bütün bunlar vampire folklorundan kaynaklanırlar ve gerçekten uzaktırlar.”
Gerçekten de vampir inancı Slav folklorundan doğmuştur; mezardan çıkan ölüler, kötü ruhlar, şeytani yaratıklar, kan içen doğaüstü güce sahip insanlar, kurt adamlar veya cadılar veya hayvani şekillere dönüşmeler; daha ne ararsanız arayın; tümünü Slav folklorunda bulabilirsiniz. Ama Guiley, böyle standart özelliklere sahip iddia edilen biçimde bir vampirin olmadığını söylüyor. Aksine vampirler doğal ortama kendilerini uydurmaya muktedirdirler ve gelişimleri sürekli aldatıcı görünüşler halindedir; amaç kolektif insan bilincini yanıltmaktır. Bu tanım, aslında Vampir Realitesi'nin arzuladığı tanımlamanın doğrultusundadır ve bilinçlidir.
Vampirimsi vampirler!
Guiley, yıllarca süren araştırması sırasında, ne Bram Stoker'ın Dracula'sına, ne de Anne Rice'in Lestat'ına veya Armand'ına rastlamadığını belirtiyor. Bunlar gerçekten birer kurgu/fantezi, bu tür tiplemeler aslında arzulanan istenen vampir tiplemeleri yani toplumun bilinçaltı atamaları; güncel sinemada bu daha belirgindir; artık vampirler Klaus Kinski, Christopher Lee veya Bela Lugosi gibi çirkin değil, Gary Oldman, Antonio Banderas veya Tom Cruise gibi yakışıklı ve seksidirler, seyirci onların kazanmasını açık açık ister ve taraflarını tutar. Guiley'in ideal vampirin elbette doğaüstü olacağını ama bunun alternatif realite gereği anlamına geldiğini söylüyor; asıl gizem eğer dikkat edilirse buradadır ve vampirin doğaüstülüğü buradadır yani alternatif olmasında... Gerçek vampirler her şeyden evvel, genelde kan fetişisti değiller. Bireysel olarak bazıları insan veya hayvan kanını şiddetle arzu ediyorlar. Bu arzu kan tadını sevmek veya biraz seksüel ya da majikal bir ritüel sonucunda oluşabilir, bazıları sağlık, uzun ömür ve majikal güç sağlamak gibi nedenleri ortaya koyuyorlar. Birçok kan içici, basit ve saf insanlar, vampir inançlarıyla ya da doğaüstü güçlerle hiç ilgilenmiyorlar. En iyisi, onları "vampir gibi" diye tanımlamak çünkü gerçekten geleneksel veya kurgusal vampir gibiler; kan tüketiyorlar. Bazı kan içme olaylarının içeriğinde kurbanların kanını içme faktörü kıskançlıktan veya kinden kaynaklanıyor. Bunlar gerçek vampir değiller, sadece vahşi bir biçimde öldürüyorlar. Anemi hastalığına tutulmuş olanları hariç tutabiliriz; kan hastalıklarının kan içme tutkusuna neden olduğu görülmüştür ama biz bu olayları vampirlik saymıyoruz.
Guiley'in kadın ve erkek vampirleri vampir olduklarını açıkça söylüyorlar ve uzun zamandır bütünüyle insan olmadıkları inancındalar. Çoğu, bir başka vampir nedeniyle vampir olduklarını anlatıyor; vampirleşmenin temel nedeni yapılan ayinlerdeki kan değişiminden kaynaklanıyor; yani kan kardeşi olmak gibi... Hiçbirisi yüzlerce yaşında olduğunu iddia etmiyor ama çoğu yaşlanmanın yavaşladığını belirtiyorlar ve bunun nedeni kan içmek değil; neden olarak Kolektif Oluşum Alanı'nı yani bilinci koşullandırmayı gösteriyorlar. Yine hiçbirisi, havada yarasaya dönüşerek uçtuğunu iddia etmiyor; sahip oldukları tek doğaüstü gücün, Vampirizm inancının oluşturduğu yoğun duyarlılık ve. bazen de önceden algılama olduğunu söylüyorlar. Bazı açıklamalarda, vampir fobileri yok değil, örneğin sarımsaktan korkanlar, suyun içinden geçemeyenler hatta aynadan ödü patlayanlar bile var ama bunların nedeni klasik vampir folklorundan psikolojik olarak etkilenmekten geliyor. Guiley bir örnek veriyor:
“Tanıdığım vampirler kesin ve dürüst inançlılar; bilinç düzeyinde veya altında vampir olduklarından eminler. Onlar geceye aitler, gizemi seviyorlar; gün ışığına karşı duyarlılar ve en önemlisi bireysel yaşamı seviyorlar, buna karşın sıradan insanlarla yaşamı paylaşmaktan hoşlanmıyorlar. Ancak, kendilerine benzeyenlerle zaman zaman kan içmek için bir arada oluyorlar, yaşamlarındaki değişimin kontrol dışı olduğu inancındalar. Vampire dönüşmenin onları insanlardan ve hatta kötülüklerden koruduğu düşüncesindeler. Vampir Realitesi'nde yaşayanların bazıları ruhsal çalışmalarla meşguller, bu gruba ‘Ruhsal Vampirler’ diyebiliriz, susuzluklarını kanla değil başkalarının yaşam enerjisini boşaltmakla veya emmekle gideriyorlar, Ruhsal Vampirler daha dışa dönükler çünkü çevrelerinde insanlara ihtiyaçları var, kurbanlarını bu yoldan bulabiliyorlar. Onları tanımak daha kolay, aşırı gece tipi olmaları ve musallat oldukları insanların birkaç saat içinde tüm enerjilerini yitirmeleri dikkat edilmesi gereken olaylar.”
Jung ve vampirlerin kaynağı...
Psikiyatrinin babası Carl Gustav Jung, Kolektif Bilinç Alanı kuramını geliştirirken tüm insanlığın ortak bir ruh alanında veya frekansında bir bütün olduğunu veya iletişimde olduğunu savunuyordu, bu alanda kolektif anılar ve bastırılmış materyal bulunuyordu. Kolektif Bilinçaltı zamanın başlangıcından beri, insanlık tarafından paylaşılmakta, bu depoda ilkel anılar ve örnek tavırlar yani Arşetipler bulunuyor, işte bu örnekler, bizleri çeşitli biçimlerde etkiliyorlar; imajinatif olarak rüyalarda, dini inançlarda, mitlerde, sanatta ve folklorda belirginleşiyorlar. Jung'a göre, Şeytan kötülüğün arşetipi olarak tanımlanıyor, Toprak Ana inancı, doğumun, ölümün ve yeniden doğumun arşetipi ve vampirler, onlar da kolektif bilinç altında varlar. Bu yaklaşım bilimseldir ama hiç kimse tüm bilinmeyenin bireysel veya kollektif bilinçaltından kaynaklandığını kesin iddia edemez. Zıt bir teze göre ise, kayda değer olaylar vardır çünkü dışsal ve alternatif olaylar oluşmaktadırlar.
Vampirizm de bu çerçevenin içinde yer alır. Gerçek ise, herhalde iki kuramın arasında bir yerdedir... ikisi de diyoruz çünkü kolektif bilinçaltı kuramı günümüzde reddedilemeyecek bir gelişme içindedir, filmler, kitaplar, reklamcılık ve pop/kültür kıtalararası boyutta büyük bir güç oluşturmaktadır. Guiley'in Vampir tiplemeleri içinde görülür ki, aynı ilgi alanı iki vampirin buluşmalarını sağlamaktadır ama bu ilgi buluşması bilinç düzeyinde nadir olur, buluşma daha çok bilinçaltında gerçekleşmektedir. Yıldırım aşkı gibi...
Buyrun! İşte gerçek bir vampir canlı yayında;
Guiley, güncel vampirleri tanımlarken, doğaüstü yanları bir yana hemen tümünün entelektüel, gösterişli, ukala ve çok şık olduklarını söylüyor; siyah rengi tercih ediyorlar ve bazıları gecelerini klasik müzik türünden konserlere giderek geçiriyorlar, sosyo/politik olarak bir ırka, bir inanca, bir partiye, bir millete ve hatta dünyaya bağımlı olmaktan hiç hoşlanmıyorlar, kendilerini bunların dışında görüyorlar. Bir şey daha var; ne olursa olsun ölümden sonra dirileceklerinden eminler. Guiley'in araştırmasını bir örnek alıntıyla bitirmek gerekiyor: Örnek vampir ABD'nin doğu kıyısında yaşıyor ve 30 yaşlarında, takma adı Kevin: “Benim öyküm 8 yaşımda başladı, daha sonraki dönemde lise arkadaşlarımın arasında doğaüstü konularla ilgilenenler vardı. Bir tanesi Mike'tı ve vampir olduğunu söylüyordu, yüzü daima makyajlı gibiydi. Lisa adlı bir kız arkadaşı vardı ve Usa benimle de seksüel ilişkiye girmişti ama Mike buna aldırmıyordu. Lisa onunla seviştiğinde çevrelerinde ışıkların oluştuğunu söylüyordu ama benimleyken böyle olmuyordu. Sonra Mike bana yaklaşmaya başladı, cinsel değildi ama onun gücüne hayret ediyordum; çok kuvvetliydi ve beni tek eliyle dakikalarca havada tutabiliyordu. Ama onunla her beraberlikten sonra, kendimi çok güçsüz hissediyordum ve bir sabah uyandığımda Mike'ı başucumda buldum. Garip bir şekilde gülümseyerek bana dün gece kanla beslenmeye gittiğini anlattı, kıskanmıştım, ben de bunu yapmak istedim. Birden gözleri değişti, parlak yeşile dönüşüyordu; bunu hiç unutamıyorum, 'gözlerin' diye bağırdım ve o gülmeye başladı, sonra beni ısırmasına izin verdim. O günden sonra beni yönlendirmeye başladı. Lisa'da aramızdaydı, üçümüz bir arada yaşamaya başladık, geceleri buluşuyor, bazen birbirimizin kanını emiyor, bazen de hastanelerden çaldığımız insan kanlarını ve küçük hayvanların kanlarını içiyorduk. Onlar yokken, kimseyi istemiyordum, gün ışığından nefret ediyordum, dairem daima loş ve sessizdi. Bir gün, evden çıktım ve yürümeye başladım, tam üç gün hiç durmadan yürüdüm. Bir daha da ne Mike'ı, ne de Lisa'yı gördüm. Şimdi burada yaşıyorum. Bazen kendimi yitiririm, kimse duygularımı anlayamaz, dış dünya beni hiç ilgilendirmiyor; bana kalan mirasla bu evi aldım, başka bir konuda parayla hiç işim yok. Sadece kanla beslenmek bana yetiyor. Nasıl mı? Bu bir sır. Yalnızlık bir sorun ama kan sayesinde bunu giderebiliyorum. Bu uzun yıllardır böyle sürüyor çünkü Mike'ı idealize ediyorum ama benim kişiliğim ondan daha zayıf, bazen onun gibi başkalarının dikkatini çekmek istiyorum ama tam o anda buna niye kalkıştığımı anlayamıyor ve vazgeçiyorum. Evet, aslında ben Mike'a benzemiyorum, eminim o bir vampirdi ama farklı deneyimleri vardı ve o daha başarılıydı. Şimdi amacım diğer vampirleri bulmak, bu uzun zaman alacak biliyorum ama vaktim çok. Korktuğum tek şey var; AİDS; bizim için en tehlikeli şey, bu nedenle kan sağlarken çok dikkatliyim. Tek bir dostum var, benim gibi ama ona bir şey açıklayamam, biraz konuşmaya çalıştım ama anlamıyor ve sanırım asla neler olduğunu bilemeyecek...”
pInaR- Süper Mod.
- Mesaj Sayısı : 1216
Kayıt tarihi : 11/06/07
BAKTABUL :: KARIŞIK :: İlginç Şeyler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz