SİVAS KATLİAMI:(
+2
Onur
Güll
6 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
SİVAS KATLİAMI:(
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta faşist ve şeriatçı güçlerin gerçekleştirdikleri
katliam sonucunda 37 demokrat, yurtsever ve devrimci katledildiler. Sivas
Katliamı'nın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen olayın gerçek failleri için
hiçbir şey yapılmamıştır. Bu da, Sivas Katliamı'nın devletin bilgisi dahilinde
gerçekleştirildiğinin bir göstergesi olmaktadır. Ortaya çıkan tüm veriler,
katliamın çok önceden planlandığını ortaya koymaktadır. Son yıllarda Sivas'da
gerçekleştirilen Pir Sultan enlikleri' nin başlangıç gününün katliama sahne
olması, gerici güçlerin hazırlıklarını önceden yaptıklarını göstermektedir.
Böylece devlet, faşist ve şeriatçıların katliam yapmalarını engelleyebilmek için
gerekli "önlemleri" alabilecek zamana sahip olduğu ortadadır. Ancak bu
yapılmamış, tersine katliam için gerekli koşullar sağlanmıştır.
Amaç
bellidir:
Sivas'da Pir Sultan enlikleri, halkın demokratik kültür
değerlerini gün ışığına çıkartan ve geliştiren bir etkinlik durumundadır.
Dolayısıyla devrimci, demokrat ve yurtsever kişiler tarafından düzenlenmekte
ve yürütülmektedir. Her türlü devrimci ya da demokratik hareketi yok etmeye
yönelen devlet için, salt bu nitelikleri bile saldırıya uğraması için yeterli
olmaktadır. Oligarşik devlet Sivas'da devrimci bir gelişmenin ortaya çıkmasını
engellemek amacıyla, Sivas'daki faşist ve şeriatçı güçlerini harekete
geçirmiştir. Ve sonuç yakılan insanlar olmuştur.
Ancak Sivas Katliamı
bunla sonlanmamıştır. Devlet, bir yandan gelişen bir demokratik etkinliği yok
etmekle kalmamış, aynı zamanda Alevi kitlesine bir gözdağı vermiştir. Ancak
katliam sonrasında ortaya çıkan gelişmeler Alevi kitlesinin hareketlenmesini
getirmiş, ancak "Alevicilik" hesapları yapanlar tarafından pasifize edilmiştir.
Alevi kitlesinin sınıfsal niteliğinden kaynaklanan devrimci potansiyel, bunlar
aracılığıyla devlete kanalize edilmeye çalışılmıştır. Bu kesimlerin Sivas
Katliamı üzerine düzenledikleri tüm faaliyetlerde bu durum açıkca ortaya
konulmuştur. Bugüne kadar devrimci propagandaya açık bir kitle oluşturan
Aleviler, bu faaliyetlerde devrimcilerden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Sivas
Katliamı'nın devrimci mücadeleye yönelik bir gözdağı, tehdit olma özelliği
sürekli gözden uzak tutulmuş, katliam sıradanlaştırılarak bir sünni-alevi
çatışmasına indirgenmiştir.
Daha düne kadar devrimci ve ilerici bir
mücadelenin bir simgesi haline gelmiş "canlar", nasıl dinsel bir ifadeye
çevrildiğini görmek şaşırtıcı olmamıştır. Devletin tüm amacıda budur.
Oligarşinin amacının, kendi sınıfından kopmuş bireyler ve topluluklar oluşurmak
ve bu yolla sınıf mücadelesini frenlemek olduğu düşünüldüğünde, katliamla
amaçlarına doğru bir adım daha attıkları görülmektedir.
Sivas
Katliamı, devletin, en küçük bir devrimci ya da ilerici bir faaliyete karşı
nasıl bir tenkil politikası izlediğini açıkca ortaya koymuştur. Devrimciler bu
gerçeği bir kez daha kitlelere anlatmak ve devrim güçlerinin saflarında
örgütlenmek gerektiğini kavratmak zorundadırlar. Bunu yaparken, sorunun yalın
bir dinsel mezhep sorunu olmadığı kesin olarak belirtilmeli ve dinsel görünüm
kazandırma çabalarıyla mücadele edilmelidir.
Sivas Katliamı'nda
yaşamını yitiren 37 devrimci, demokrat ve yurtsever unutulmayacaktır. Onların
anıları her zaman devrimci mücadelede yaşayacaktır.
katliam sonucunda 37 demokrat, yurtsever ve devrimci katledildiler. Sivas
Katliamı'nın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen olayın gerçek failleri için
hiçbir şey yapılmamıştır. Bu da, Sivas Katliamı'nın devletin bilgisi dahilinde
gerçekleştirildiğinin bir göstergesi olmaktadır. Ortaya çıkan tüm veriler,
katliamın çok önceden planlandığını ortaya koymaktadır. Son yıllarda Sivas'da
gerçekleştirilen Pir Sultan enlikleri' nin başlangıç gününün katliama sahne
olması, gerici güçlerin hazırlıklarını önceden yaptıklarını göstermektedir.
Böylece devlet, faşist ve şeriatçıların katliam yapmalarını engelleyebilmek için
gerekli "önlemleri" alabilecek zamana sahip olduğu ortadadır. Ancak bu
yapılmamış, tersine katliam için gerekli koşullar sağlanmıştır.
Amaç
bellidir:
Sivas'da Pir Sultan enlikleri, halkın demokratik kültür
değerlerini gün ışığına çıkartan ve geliştiren bir etkinlik durumundadır.
Dolayısıyla devrimci, demokrat ve yurtsever kişiler tarafından düzenlenmekte
ve yürütülmektedir. Her türlü devrimci ya da demokratik hareketi yok etmeye
yönelen devlet için, salt bu nitelikleri bile saldırıya uğraması için yeterli
olmaktadır. Oligarşik devlet Sivas'da devrimci bir gelişmenin ortaya çıkmasını
engellemek amacıyla, Sivas'daki faşist ve şeriatçı güçlerini harekete
geçirmiştir. Ve sonuç yakılan insanlar olmuştur.
Ancak Sivas Katliamı
bunla sonlanmamıştır. Devlet, bir yandan gelişen bir demokratik etkinliği yok
etmekle kalmamış, aynı zamanda Alevi kitlesine bir gözdağı vermiştir. Ancak
katliam sonrasında ortaya çıkan gelişmeler Alevi kitlesinin hareketlenmesini
getirmiş, ancak "Alevicilik" hesapları yapanlar tarafından pasifize edilmiştir.
Alevi kitlesinin sınıfsal niteliğinden kaynaklanan devrimci potansiyel, bunlar
aracılığıyla devlete kanalize edilmeye çalışılmıştır. Bu kesimlerin Sivas
Katliamı üzerine düzenledikleri tüm faaliyetlerde bu durum açıkca ortaya
konulmuştur. Bugüne kadar devrimci propagandaya açık bir kitle oluşturan
Aleviler, bu faaliyetlerde devrimcilerden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Sivas
Katliamı'nın devrimci mücadeleye yönelik bir gözdağı, tehdit olma özelliği
sürekli gözden uzak tutulmuş, katliam sıradanlaştırılarak bir sünni-alevi
çatışmasına indirgenmiştir.
Daha düne kadar devrimci ve ilerici bir
mücadelenin bir simgesi haline gelmiş "canlar", nasıl dinsel bir ifadeye
çevrildiğini görmek şaşırtıcı olmamıştır. Devletin tüm amacıda budur.
Oligarşinin amacının, kendi sınıfından kopmuş bireyler ve topluluklar oluşurmak
ve bu yolla sınıf mücadelesini frenlemek olduğu düşünüldüğünde, katliamla
amaçlarına doğru bir adım daha attıkları görülmektedir.
Sivas
Katliamı, devletin, en küçük bir devrimci ya da ilerici bir faaliyete karşı
nasıl bir tenkil politikası izlediğini açıkca ortaya koymuştur. Devrimciler bu
gerçeği bir kez daha kitlelere anlatmak ve devrim güçlerinin saflarında
örgütlenmek gerektiğini kavratmak zorundadırlar. Bunu yaparken, sorunun yalın
bir dinsel mezhep sorunu olmadığı kesin olarak belirtilmeli ve dinsel görünüm
kazandırma çabalarıyla mücadele edilmelidir.
Sivas Katliamı'nda
yaşamını yitiren 37 devrimci, demokrat ve yurtsever unutulmayacaktır. Onların
anıları her zaman devrimci mücadelede yaşayacaktır.
Güll- Yabancı
- Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 10/06/07
Geri: SİVAS KATLİAMI:(
emegine ve yüregine saglık..
unutmadıgın ve unutturmadıgın için saol..
unutmadıgın ve unutturmadıgın için saol..
Gamze- Süper Mod.
- Mesaj Sayısı : 1224
Kayıt tarihi : 13/06/07
Geri: SİVAS KATLİAMI:(
zaten kalbimizin derin köşelerindeydi.yeniden içimizi yaktıns.saol paylaşım için.. :S
manyaq.karisma- Üye
- Mesaj Sayısı : 102
Kayıt tarihi : 27/06/07
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz